Plastik Cerrahide Teknolojinin Önemi

Anasayfa Plastik Cerrahi Plastik Cerrahide Teknolojinin Önemi

Günümüz insanının neredeyse yaşamının bir parçası hâline gelmiş olan plastik cerrahi operasyonları; bu alanda edinilen birikim ve teknolojik donanım sayesinde risksiz ve kısa sürede iyileşmenin vadedildiği uygulamalara dönüşmüştür.

İnsanlık; sahip olduğu birtakım ortak estetik değerleri, var olduğu günden bugüne bir miras olarak getirmiştir. Bu değerler doğrultusunda ve içgüdüsel bir yönelimle güzellik arayışı, toplumların gündelik yaşamından inanç sistemlerine dek işlemiştir. Öyle ki antik çağlarda güzellik açısından çevresinden pozitif yönde ayrılan varlıklar, birçok inanış sistemi tarafından doğaüstü niteliklerle ifade edilmiş, güzel olan yüceltilmiştir. İnsanın bu arayışı; elbette yalnızca çevresi ile sınırlı kalmayacak, yaşadığı bu çevrenin tabii bir parçası olan kendisine yönelik de belli başlı estetik yargıları beraberinde getirecektir. 

Teknolojinin gelişimiyle birlikte estetik cerrahi operasyonlarına giden bu yolda yine teknoloji ve küreselleşme, tüm dünyada geçerli bir güzellik derecelendirmesini meydana getirmiştir.

Rekonstrüktif ve estetik olmak üzere iki ana koldan oluşan plastik cerrahi, adını “yeniden şekillendirme, şekil verme” anlamlarına gelen Yunanca plastikos kelimesinden almaktadır. Bu kapsamdaki cerrahi operasyonlar; ilk olarak milattan önce Mısır ve Hindistan’da rinoplasti (burun düzeltme) üzerine gelişmiş olup Rönesans sonrasında Avrupalı doktorlar tarafından öğrenilmiş ve birtakım modifikasyonlarla geliştirilmiştir. Cerrahi aletlerdeki modernleşmenin yanı sıra rinoplasti başta olmak üzere diğer operasyonlarda da ilk uygulanan yöntemler, kırık kemiklerin düzeltilmesi ve vücudun başka bölümlerinden kesi alınarak problemli bölgeye deri takviyesi (flep-greft) yapılması olmuştur. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak kemik doku nakli de plastik cerrahinin uygulama alanına dâhil olmuştur. Son derece ağrılı bir süreç anlamına gelen bu ve benzeri işlemler; anestezi tekniklerinin gelişmesi, sterilizasyonun sağlanması ve antibiyotiklerin icadı ile cesur ataklarla çeşitlilik kazanabilmiştir. Bu alandaki birikim ve gelişimin temelini oluşturan doku nakilleri, bugün dahi en çok kullanılan teknikler arasında yer almaktadır.

Estetikte Mükemmeliyete Doğru…

Canlı doku nakillerinin yerine artık “kök hücre tedavisi”nin uygulanmaya başlandığı günümüze gelindiğinde, özellikle son 10 yılda plastik cerrahi genelinde önemli ölçüde değişim yaşandığı görülmektedir. Günümüz insanının neredeyse yaşamının bir parçası hâline gelmiş estetik operasyonlar; acılı ve ağrılı uzun süreçleri geride bırakarak kısa sürede zahmetsiz iyileşmenin vadedildiği uygulamalara dönüşmüştür. Edinilen bilgi birikimi ve teknolojik donanım sayesinde plastik cerrahi, operasyonlara artık risk taşımaksızın ve kişilerin günlük yaşam seyrini değiştirmeksizin izin vermektedir. Operasyonun kamera yardımıyla büyük kesiler açılmadan yapılmasını sağlayan endoskopik cerrahi, milimetrik çaptaki işlemleri mümkün kılan mikro cerrahi, doku üzerinde bıçaksız çalışılmasını sağlayan lazer uygulamaları ve enjeksiyon yolu ile yapılan dolgu teknolojileri, bu kayda değer gelişimlere örnek teşkil etmektedir. 

Estetik cerrahide teknolojinin gelişim kronolojisinde son halkayı oluşturan kök hücre teknolojisini detaylandıracak olursak, saçtan tırnağa tüm yüz ve vücutta yenilenmeyi sağlayan bu teknolojinin yaygınlaşması, organ yetmezliği gibi hayati sağlık sorunlarında dahi kişinin kendi DNA’sını taşıyan hücrelerle iyileşme sağlarken estetik operasyon ve tedavilerde de mutlak başarıyı sağlayabilmektedir. Bu uygulama, saç ekimi başta olmak üzere birçok dermatolojik problemin geçmişte kalmasına öncülük edecektir.